İklim Değişikliğine Uyum

İklim Değişikliğine Uyum

Günümüzde dünya, iklim değişikliğinin özellikle sıcak hava dalgaları, kuraklık, sel, fırtına ve orman yangınları gibi farklı etkilerini, afetlerin sayı ve şiddetinde önemli artışlar yaşıyor. İklim değişikliği ile mücadelede iki önemli mücadele yöntemi bulunuyor. Bunlar azaltım ve uyum eylemleridir. İklim değişikliği ile mücadelede akla gelen azaltım yöntemi artık tek başına yeterli değil ve uyum eylemlerine ihtiyaç duyuluyor. Mevcut ve beklenen iklim tehlikeleri ve bunların etkilerine karşılık olarak ekolojik, sosyal ve ekonomik sistemlerdeki değişen koşullara adapte olma süreci olarak ifade edilen uyum; potansiyel zararları azaltmaya veya iklim değişikliği ile ilişkili fırsatlardan faydalanmaya yönelik süreçler, uygulamalar ve yapılardaki değişim olarak adlandırılıyor. Türkiye’de İklim Değişikliğine Uyum Eylemlerinin Güçlendirilmesi Projesi, özellikle sektör ve kent ölçeğinde iklim değişikliğine uyumun güçlendirilmesi yoluyla toplumsal direncin arttırılmasını hedefliyor.

Afet Risk Yönetimi

Özellikle son 25 yıl içinde Türkiye’de sıcaklık rejimi belirgin olarak daha ılıman ve sıcak koşullara doğru değişmiş; sıcak hava dalgalarının görülme sıklığı ve şiddetinde önemli artışlar tespit edilmiştir. Bu durum aşırı sıcak ve tropik gün sayısında artış ile buna karşılık don olayları ve kar yağışlı gün sayısındaki belirgin azalmayla kendini göstermeye başlamıştır. Şiddetli yağış, sel, taşkın, toprak kayması, yıldırım, şimşek ve fırtına gibi aşırı hava olaylarıyla birlikte orman yangını, çölleşme ve kuraklık gibi iklim krizine bağlı sorunlar bu süreçte artış göstermiştir.

Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri

Biyoçeşitlilik, iklimin düzenlenmesinde önemli bir rol oynamakta ve böylece iklim değişikliğinin hafifletilmesine ve uyum süreçlerine önemli bir katkı sağlamaktadır. Aynı zamanda, iklim değişikliği ekosistem dinamiklerini, türlerin ve habitatların dağılımını ve bolluğunu etkilemektedir. Bu nedenle, biyolojik çeşitliliğin korunması ve iklim eylemi özünde birbirleriyle bağlantılıdır. Ekosistem hizmetleri ekosistemlerin tüm canlılara sağlamış olduğu ürün ve hizmetler olarak adlandırılmaktadır. Bu ürün ve hizmetler, tedarik (gıda, temiz su, balık, odun vb.), destekleyici (biyolojik çeşitlilik, fotosentez, toprak oluşumu, habitat sağlama vb.), düzenleyici (tozlaşma, iklim düzenleme, afet/erozyon önleme, su temizleme, hava kalitesi düzenleme, hastalık ve zararlıların azaltılması, istilacı türlere dayanıklılık vb.) ve kültürel (rekreasyon ve estetik değerler, eğitsel ve ilham verici değerler, ahlaki ve ruhani değerler, bilim ve eğitim vb.) ekosistem hizmetleri olmak üzere dört ana başlık altında değerlendirilmektedir. 

Enerji

Sera gazı emisyonlarının başlıca kaynağı olan enerji sektörünün gelecekte artan enerji talebi doğrultusunda büyümesi beklenmektedir. Enerji sektörü ve iklim değişikliği ilişkisi genellikle sera gazı emisyonu azaltımı eylemleri üzerinden kurulmakla birlikte sürdürülebilir ve sürekli enerji akışının sağlanabilmesi için sektörün iklim değişikliğinin halihazırda yaşanan ve öngörülen etkilerine karşı dirençli olması gereklidir. Dolayısıyla, iklim değişikliğinin etkilerine karşı kırılgan olan enerji sektöründe enerji üretimi, enerji iletimi ve dağıtımı ile enerji talebi bağlamında iklim değişikliğine uyum süreçlerinin geliştirilmesi önemlidir.

Kent

İklim değişikliği nedeniyle artan riskler özellikle kentsel alanlarda yoğunlaşmaktadır. İklim değişikliğinin etkileri kentsel alanlarda şiddeti artan fırtınalar, şiddetli yağış ve seller, heyelan, kuraklık, orman yangınları, sıcak hava dalgaları, su stresi ve su kıtlığı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yağış rejimindeki değişim, deniz seviyesinin yükselmesi ve nüfus hareketleri (iklim değişikliğinin neden olduğu göçler) gibi çeşitli problemler kentleri etkilemeye başlamıştır. Özellikle yağış rejimindeki değişimin en önemli sonuçlarından biri olan taşkınlar, iklim değişikliğinin kentsel alanlar üzerindeki en yaygın etkilerinden biridir. Bu bağlamda, özellikle taşkın, sel ve aşırı hava olaylarına karşı altyapı bileşenlerinin güçlendirilmesi ve planlama süreçlerinden iklim değişikliğinin etkilerinin dikkate alınması büyük önem taşımaktadır.

Kent

İklim değişikliğinin insan sağlığına doğrudan etkileri (cilt kanserleri, böbrek hastalıkları, diyabet ve tansiyon sorunları, kalp damar hastalıkları ve solunum yolları hastalıkları, vb.) sıcak ve soğuk hava dalgaları, sel ve taşkınlar ile fırtınalar gibi aşırı hava olayları sonucunda gerçekleşmektedir. 2013 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan Dünya Sağlık Raporu’na göre dolaylı etkiler ise, su ve gıda kaynaklı hastalıklar, su azlığı ve besin temini zorluğu, besin değerinin düşmesi (bağırsak enfeksiyonları, vb.), hava kirliliği, ozon ve partikül madde artması nedeniyle (Astım, KOAH, akciğer kanseri, vb.) ve bulaşıcı hastalıklar (vektör ve zoonotik/hayvan kaynaklı hastalıklar, sıtma, kırım kongo kanamalı ateş, vb.) yoluyla olmaktadır. İklim tartışmalarında sağlık sektörü, özel olarak ele alınması gereken bir sektördür. Diğer sektörlerin iklim değişikliği karşısında zayıf kalması, zarar görmesi sonucunda en fazla yük altında sağlık sektörü kalacaktır.

Sanayi

İklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri olan atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu, sanayi devrimi ile beraber artan antropojenik faaliyetler kaynaklı emisyonlar nedeniyle yükselmektedir. Sanayide üretimden son kullanıcıya kadar olan süreçte fosil yakıt kullanımı ile atmosfere emisyon salımı sağlanmaktadır. İklim değişikliği nedeniyle sanayide temiz enerji ve çevre dostu teknolojilerin gelişmesine yönelik adımlar atılmıştır. Üretimde sürdürülebilirliğin zorunlu olduğu günümüzde, mevcut kaynakların en iyi şekilde kullanılması ile en doğru sektör yaklaşımı oluşmaktadır. Bunun yanında iklim değişikliğinin sanayi üzerindeki etkileri yalnızca üretimde değil dağıtım ve insan gücü üzerinde de görülmektedir. İklim değişikliğinden etkilenebilirliği azaltmak için sanayi sektörünün benimsemesi gereken en önemli düşünce çevre dostu teknolojilerin kullanılması, sektör içerisinde ayrıca bir rekabet oluşturmaktadır. Düşük karbonlu endüstriyel, enerji verimliliği ve karbon fiyatlandırması düşüncelerine yakın olan ve bu düşünceler ışığında tesislerini güncelleyen işletmeler iklim değişikliğinin etkilerinde azaltım aşamasında büyük rol oynamaktadırlar.  

Sosyal Kalkınma

İklim değişikliği, çevresel etkilerinin yanında toplumların sosyal ve ekonomik refah sistemlerine dokunan çok önemli bir etkiye sahiptir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, cinsiyetler ve nesiller arasındaki farklılık ve eşitsizlikleri etkilemekte, geçim kaynaklarını ve barınma alanlarını risk altına almaktadır. İklim değişikliğinin etkileri hem sosyolojik hem de coğrafik nedenler dolayısıyla her toplum ve birey için eşit olarak görülmemektedir. Bu etkilerin yaratacağı risklere karşı devletlerin azaltım ve uyum politikaları ise sosyal gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak değişmektedir. Yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği riskine karşı önlem alabilmesi için kalkınmış ülkelerin önderliğinde ve desteğiyle hareket etmesi, uluslararası anlaşmalar ve platformlar sayesinde sağlanmaktadır. İklim değişikliğinden etkilenebilirliğin azaltılması ve uyum kapasitesinin güçlendirilmesi için toplumların sosyal kalınma politikalarını iklim değişikliğinin etkilerini göz önüne alarak oluşturmaları gerekmektedir.

Su Kaynakları Yönetimi

İklim değişikliği ve dünya genelinde giderek artan nüfusun su kullanım ihtiyacının da artması nedeniyle su kaynakları üzerindeki baskı giderek artmaktadır. İklim değişikliğinin su kaynakları üzerinde oluşturduğu bu baskı hem insan yaşamı hem de doğanın sağlıklı bir şekilde var olabilmesi açısından dikkate alınması gereken en önemli konulardandır. Canlı yaşamı için temel kaynak olan su, iklimsel özelliklere bağlı olarak değişim gösteren yağış rejimine doğrudan bağlıdır. Yağışın şekli, yeri, büyüklüğü, sıklığı, süresi ve zamanı tüm ekosistemi ve sosyo-ekonomik yapıyı etkilemektedir. Yağışlarda meydana gelen değişimler, taşkın ve kuraklık olaylarının zaman ve şiddetinde, yüzeysel akış rejiminde, yeraltına sızan su miktarı, toprak nemi, bitki deseni ve büyüme hızlarında değişikliğe yol açmaktadır. Bu değişiklikler; tarım, ekosistemler, enerji üretimi, sanayi ve insan sağlığı gibi pek çok sektör ve sistem üzerindeki baskıyı arttıracaktır. İklim değişikliği kaynaklı yaşanacak olumsuzluklar, su yönetimi sektörünün iklime dirençliliğinin arttırılmasını ve suyun sürdürülebilirliğini sağlayacak iklim değişikliğine uyum eylemlerinin hayata geçirilmesini önemli kılmaktadır.

Tarım

İklim değişikliğinin tarımsal faaliyetler üzerindeki etkileri, üretim ve beslenme ilişkisi nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. İklim, mahsullerin büyümesi için gerekli olan toprak, su, güneş ışığı ve sıcaklık bileşenlerinin hepsine etki eden dinamik bir bileşendir. Bu nedenle iklim değişikliğinin tarım sektörü için yarattığı risk, içerdiği belirsizlikler nedeniyle çok yüksek seviyededir. Projeksiyonlar ile geleceğe dair yapılan tahminler doğrultusunda hem küresel ortalama sıcaklık hem de yağış dahil olmak üzere tüm meteorolojik parametrelerin değişikliğe uğraması, dünyadaki tarımsal üretimin türünü ve yerini bugünden etkilemeye başlamıştır. Bu kapsamda, tarım sektörünün dirençliliğini arttıracak eylemlerin hayata geçirilmesi gıda güvenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

Turizm ve Kültürel Miras

Turizm; sıcaklık, yağış, rüzgâr ve nem gibi iklim parametreleri ile bu parametrelerin değişimlerine bağımlı bir sektördür. Bu bağlamda iklim değişikliği nedeniyle aşırı hava olaylarının artması, bu olaylardan etkilenen bölgelerdeki turizm faaliyetlerinin zarar görmesine sebep olmaktadır. Ayrıca deniz seviyesinin yükselmesi sonucu özellikle yaz turizminin olumsuz etkileneceği öngörülmekte, kıyı şeridine kurulu turizm tesislerinin yükselen deniz seviyesinden etkileneceği ve maddi kayba uğrayacağı tahmin edilmektedir. Benzer şekilde iklim değişikliği sebebi ile ortalama sıcaklıkta yaşanan artışlar ve azalan kar yağışı miktarı nedeniyle kayak sezonu kısalmakta ve bu durum kış turizmi açısından da olumsuzluklara sebep olmaktadır. Tüm bu nedenlerle, turizmde iklim değişikliğine uyum faaliyetleri sektörün risklere karşı dirençliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Ulaşım

İklim değişikliğine bağlı şiddetli yağış ve sel, sıcak hava dalgaları, kuraklık, deniz seviyesinin yükselmesi gibi aşırı hava olayları tüm ulaşım altyapılarını olumsuz etkilemekte ve altyapılara hasar verirken de aynı zamanda taşımacılığı ve erişilebilirliği etkilemektedir. İklim değişikliğinin neden olduğu tehlikeler ulaşım ve iletişim altyapılarında meydana gelen/gelecek hasar ve zararlar, ulaşım ve iletişim faaliyetlerinin aksaması sadece ekonomik ve toplumsal faaliyetler üzerinde değil; eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin de aksamasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla, ulaşım sektörünün iklim değişikliğinin etkilerine karşı güçlendirilmesi için uyum eylemlerinin hayata geçirilmesi önemlidir.

CSBTR
CIS
IDB
IU
UNDP

“Bu web sitesi Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin finansal desteği ile hazırlanmıştır.
İçeriği UNDP’nin sorumluluğundadır. Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin görüşlerini yansıtmayabilir.”